Bağışıklık sistemi, vücudu yabancı maddelere, mikroplara ve diğer potansiyel tehditlere karşı koruyan karmaşık bir savunma sistemi olarak düşünülebilir. Savunma sisteminin iki ana bileşeni vardır. Bunlar, İnnate (doğuştan gelen) bağışıklık sistemi ve Edinilmiş (adaptif) bağışıklık sistemidir. İnnate bağışıklık sistemi, hızlı ve genel tepkilere sahiptir. Doğuştan gelen bir savunma mekanizmasıdır. Edinilmiş bağışıklık sistemi ise daha özelleşmiş tepkiler geliştirir. Patojenlere karşı özel bağışıklık kazanır.
Alerjiler, aslında vücudun bağışıklık sisteminin yanlış bir şekilde tetiklenmesi sonucu ortaya çıkar. Bağışıklık sistemi, genellikle zararsız olan maddelere, alerjen adı verilen bu yabancı maddelere aşırı tepki verir. Alerjenler genellikle polen, toz akarları, evcil hayvan tüyleri, gıda bileşenleri veya böcek sokmaları gibi yaygın maddeler olabilir. Bu maddelerle temas ettiğinizde, bağışıklık sistemi gereksiz bir alarm durumuna geçer.
Alerji tepkisinin başlatılması, bir alerjenin vücuda girmesiyle gerçekleşir. Vücut, alerjeni bir tehdit olarak algılar ve IgE adı verilen antikorları üretir. Bu antikorlar, mast hücreleri ve bazofil hücreleri adı verilen özel hücrelere bağlanır. Sonrasında alerjen ile tekrar karşılaşıldığında, IgE antikorları mast hücrelerini ve bazofil hücrelerini uyarır. Bu hücreler histamin ve diğer kimyasal maddeleri serbest bırakır, bu da alerjik semptomların ortaya çıkmasına neden olur.
Alerjik reaksiyonlar, çeşitli semptomlara neden olabilir. En yaygın belirtiler arasında burun akıntısı, hapşırma, kaşıntı, gözlerde sulanma, öksürük, nefes darlığı, ciltte kızarıklık ve döküntüler yer alır. Daha şiddetli alerjik reaksiyonlar anafilaksi olarak adlandırılır ve bu durum yaşamı tehdit edebilir. Alerjilerin tedavisi, semptomların şiddetini azaltmayı veya alerjenlerle teması engellemeyi amaçlar. İlaçlar, alerjik semptomları kontrol etmek için kullanılır.