ÖZET
Bu derlemenin amacı, çocuk ihmal ve istismarını önleme çalışmaları istismar türleri, toplumsal bilinçlenme, risk grupları olmak üzere üç başlık altında incelenecektir. İhmal ve istismarın her türü çocuğun gelişim sürecini olumsuz etkilemekte davranışsal, duygusal ve sosyal sorunlara neden olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bireyler için çocuk ihmal ve istismarına maruz kalabilecek riskli grupları tanımlayarak ağırlıklı olarak riskli gruplarla ilgili neler yapılabileceği konusunda açıklamalar yapılacaktır. Tıbbi, hukuki ve sosyal sonuçları olan çocuk ihmal ve istismarı gelecek nesillerin korunması ve toplumların sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için; sorunun bireysel ve toplumsal boyutta ele alınması, çocuk ihmal ve istismarını önleme yaklaşımının geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Yazının içeriğinde bu konuda toplumun ve bireylerin neler yapabileceği konusunda farkındalık oluşturmak amaçlanmıştır.
GİRİŞ
Çocuk İhmal ve İstismarı Kavramı
Çocuk ihmal ve istismarı anne/baba/bakım veren ya da herhangi bir yetişkin tarafından yapılan, çocuğun gelişimini zedeleyen, toplumsal ahlak kuralları tarafından yanlış olduğu kabul edilmiş olan eylem ya da eylemsizliklerdir (Tıraşçı & Gören, 2007). Dünya Sağlık Örgütü (WHO) çocuk istismarını, ”çocuğun sağlığını, fiziksel ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir yetişkin, toplum veya ülke tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan davranışlar” şeklinde tanımlamaktadır (Dünya Sağlık Örgütü,2014). Çocuk ihmali ise; çocuğun sağlığı fiziksel veya psikolojik gelişimi için ihtiyaç duyduğu gereksinimlerin yerine getirilmemesi durumu (aktaran Yıldırım Sarı, Ardahan, & Öztornacı, 2016) ya da çocuğa bakmaktan sorumlu olan bakım vericinin bu görevini uygun şekilde yapmaması, çocuğun temel ihtiyaçlarına ve isteklerine kayıtsız kalması gibi, çocuğu ihmal etmesi şeklinde tanımlanmaktadır (Tıraşçı & Gören, 2007).
İstismar Türleri ve Çocuk Üzerindeki Etkileri
Çocuk istismarı; fiziksel istismar, cinsel istismar ve duygusal istismar (ruhsal istismar) olmak üzere üç başlık altında incelenmektedir. En sık rastlanan tür olarak gördüğümüz fiziksel istismar fark edilmesi de en kolay olan istismar türüdür.
Çocuk İhmal Ve İstismarında Risk Grupları
Çocuğa yönelik istismarın sıklıkla karşılaşılan durumlar incelendiğinde parçalanmış aile çocuklarının daha büyük bir risk altında olduğu, kız çocuklarının erkek çocuklarından daha çok istismara maruz kaldığı,7-13 yaş arası çocukların daha çok istismar edildiği, sosyo-ekonomik düzeyi düşük yerlerde cinsel istismarın daha çok yaşandığı ortaya çıkmaktadır (Öztürk, 2007).
İhmal ve İstismarı Önleme Çalışmaları Konusunda Öneriler
Çocuk ihmal ve istismarıyla ilgili kanıtların yetersizliği, hatalı bilgiler, kültür ve gelenek istismarın göz ardı edilmesine yol açabilmektedir. Travma, sadece çok ciddi olduğunda çocuk istismarı düşünülmektedir. Bu sebeple öncelikle toplum, çocuk hakları ve istismar konusunda bilinçlendirilmeli ve konuya dikkat çekilmelidir. Medya, kamu spotları aracılığıyla istismara karşı farkındalık yaratılması adına daha etkin bir rol üstlenebilir. Kamu veya yerel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri, anne-baba okulları açarak hamilelik öncesi bilinçlendirme ve doğum sonrası bilgilendirme eğitimleriyle sağlıklı doğum ve sağlıklı bireylerin yetişmesi konusunda eğitimler vermelidir ve ihmal ve istismardan korunmalıdır. Sağlık çalışanları: hemşireler,doktorlar,sağlık memurları gibi bakım ve tedavi sorumluluklarının yanısıra, çocuk ihmal ve istismarını yasal birimlere bildirme yükümlülüklerinin de olduğunu unutmamalıdırlar.
Tüm istismar çeşitleri içinden, cinsel istismar en çok görmezden gelinen, inkar edilendir. Bu nedenle çocuklara yaş ve gelişim düzeylerine uygun olarak cinsel istismar farkındalık eğitimleri verilmelidir. Çocuklara konuşmaya ve isteklerini anlatmaya başladıkları yaştan itibaren (ortalama 2 yaş) özel bölgelerine temas edildiğinde “hayır” demeleri öğretilmelidir. Bu nedenle eğitim kurumları önemli bir rol üstenmektedir.
Çocuğu çocuk istemedikçe öpmeye, sarılmaya çalışmamak, bedeninin ona ait olduğunu anlatmak, rahatsız olduğunda kendisine temas ettirmeme hakkı olduğunu öğretmek kendi beden sınırlarını anlayabilmesi açısından yardımcı olacaktır.
Çocukların gelişimlerine eşlik eden ailelerin sağlıklı olması toplumun geleceği açısından önemlidir. Yeterli olgunluğa erişmemiş bireylerin erken yaşta evlendirilmesi sağlıksız aile yapılarına ve istismara neden olabilmektedir. Topluma, erken yaşta evliliklerin zararları, erken gebeliklerin tehlikeleri ve aile planlamasına yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılmalı ve aile danışmanlık hizmetleri verilmelidir.
Çocuğun korunmak, hem ailenin, hem toplumun hem de devletin görevidir. Çocuğa bakım veren bireylerin belli bir kurumda toplanarak sertifikalandırılması ve bu sertifikaya sahip bireyler dışındakilere çocuk bakıcı hizmeti vermesi engellenmelidir. Bununla birlikte kadınların ücretli izinleri uzatılarak bebeğin ilk iki yıl annesiyle sağlıklı güvenli bağ kurması sağlanmalıdır. Kadın çalışanların olduğu iş yerlerinde kreş bulunması yasayla zorunluluk haline getirilmelidir. Bu anlamda kadınların çalışma şartlarının düzeltilmesi anne-çocuk ilişkisi açısından önemlidir. Aynı zamanda sağlıklı bir ailenin oluşmasına da temel olacaktır.
İstismar konusunda devlet politikaları geliştirilmeli, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Çocuk ihmal ve istismar olaylarının belirlenmesi, bildirimi, sevki, tedavisi ve takibinde önemli bir rol üstlenen adlî makamlar çocuğun psikolojik durumunun da takibini yaparak, çocukta süreç içerisinde gelişebilecek olası travmalardan koruyabilir.
Sosyal medyanın denetlenebilirliğinin az olması istismarcıların kimliklerini saklayabilecekleri ve daha kolay istismar edebilecekleri bir ortam yaratmaktadır. Çocukların yeterince olgunlaşmadığı göz önünde bulundurulduğunda, sosyal medyada gerekli denetimlerin yapılması gerekmektedir. Bu sebeple sosyal medya kullanımında çocukları korumaya yönelik tedbirler alınabilir.
İstismarcıların büyük bir kısmının istismara uğrayan çocuklar olduğu bilinmektedir. Bu sebeple istismara maruz kalmış çocuğa tıbbi ve psikolojik destek vakit kaybetmeden sağlanmalıdır. Ayrıca mağdur çocuklara her defasında travma yaşatmamak için mahkeme süresince çocukların sanıkla yüz yüze gelmemesi için önlem alınmalı, görüşmeler uzmanlar eşliğinde gerçekleştirilmelidir. Süreç içerisinde çocuk yönlendirilmeden, yargılanmadan, korkutulmadan dinlenilmelidir.
KAYNAKÇA
Öztürk, S. (2007). Çocuklarda Duygusal İstismar. Elazığ: Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Tıraşçı, Y., & Gören, S. (2007). Çocuk İstismarı ve İhmali. Dicle Tıp Dergisi, 3(1), 70-74.
Yıldırım Sarı, H., Ardahan, E., & Öztornacı, B. (2016). Çocuk İhmal ve İstismarına İlişkin Son 10 Yılda Yapılan Sistematik Derlemeler. TAF Preventive Medicine Bulletin, 15(6), 501-511.